Monday, June 17, 2013

ARKAİK YUNAN ȘİİRİNDE AD, ADLANDIRMA VE HAKİKAT İLİȘKİSİ: PINDAROS’UN ZAFER ȘARKILARINDA (YENİDEN-)ADLANDIRMA/ THE RELATIONS BETWEEN NAME, NAMING AND TRUTH IN ARCHAIC GREEK POETRY: (RE-)NAMING IN PINDAR’S VICTORY ODES



İ.Ü. SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ,
DOKTORA TEZİ, İSTANBUL 2013

ÖZ
Arkaik Yunan Șiirinde Ad, Adlandırma ve Hakikat İlișkisi: Pindaros’un Zafer Șarkılarında (Yeniden-)Adlandırma

Bu tezde, Arkaik Yunan Șiirinin bașlangıcından itibaren Klasik Çağ’a gelinceye kadar ad, adlandırma ve hakikat kavrayıșları arasındaki ilișki genel çerçeve olarak belirlenmiș, Pindaros’un zafer șarkılarında bu sorunun ele alınıșının șairin ardıllarına nasıl ıșık tuttuğu çözümlenmiștir. Bu doğrultuda, “doğa” kavrayıșının tarihsel seyrinin, șiirdeki yaklașımların farklılașmasının temel dinamiğini olușturduğu gözlemlenmiștir. Nitekim bütünüyle fiziksel verilere dayanan Homerosçu “doğa”dan, Klasik Çağ filozoflarında tam anlamıyla siyasal ve ahlâksal bir tarz kazanan soyut bir kavram olarak “doğa”ya doğru ilerlerken, Pindaros’un șiirsel söylemesinde “doğuștan gelen” aracılığıyla geliștirdiği yaklașımlar bu iki kutup arasında bir tür köprü olușturmaktadır. Bu “köprü”nün ad, adlandırma ve hakikat ilișkisinin Pindaros’ta eșsiz bir șekilde ifade edilmesinde önemli bir rolü vardır. Homeros’taki adın büyüselliğinden bașlayarak incelenen ve Hesiodos’un evren inșasında elverișli bir aygıt haline gelen ad(landırman)ın hakikate ișaret etme tarzları bu gidișatın ilk așaması olarak belirir. İkinci așamada lirik șiirin çeșitlenen șiirli söyleme biçimleri ve vesileleri sayesinde ad(landırman)ın hakikatle ilișkisi soykütük temelli toplumsal çatıșmalardan dinsel ritüellere, iktisadî dönüșümün getirdiği sınıfsal ayrıșmadan aristokratik yergi söylemine farklı yönlerde gelișmeye devam eder. Pindaros’un “vesileye bağlı” zafer șarkılarında ise, ad(landırman)ın șiir geleneğinden miras alınan gücü, muzaffer atletin “doğuștan gelen” yanının özünü sürdürmesi amacıyla etkili bir șekilde kullanılır. Pindaros’ta ad(landırma) aslında “doğuștan gelen”i adlandırır, dolayısıyla adın tam anlamıyla ifșa edilmesi de “doğuștan gelen”in gözler önüne serilmesini, yani bireyin doğumuyla edindiği soykütüksel, toplumsal, iktisadî, ruhsal, bedensel niteliklerin tamamının ifșa edilmesi anlamına gelir. Ad(landırma) Pindaros’un șiirsel tekhnê’siyle biçimlendirdiği yeniden-adlandırmayla pekiștirilir. Sonuç olarak, adın dolayısıyla “doğuștan gelen”in sophos-șair tarafından yeniden-adlandırılarak “hakkaniyetle” ifșa edilmesi, muzaffer atletin yanı sıra, onun mensubu olduğu ailenin, așiretin, kent-devletinin hatta bir bütün olarak Pan-Hellenik toplumun hakikat alanında özünü sürdürmesinin teminatı haline gelir.

ABSTRACT
The Relations between Name, Naming and Truth in Archaic Greek Poetry: (Re-)Naming in Pindar’s Victory Odes

In this dissertation the relationship between name, naming and truth is defined in a general framework from the beginning of Archaic Greek Poetry until the Classical epoch, and it is analyzed how the seizure of addressing this problem shed light on the successors of Pindar in his victory odes. Accordingly, it is observed that the historical progress of the conception of “nature” is the basic dynamics of differentiation in poetry. Advancing from Homeric “nature” that is solely based upon physical data towards “nature” as an abstract concept that gained a fully political and moral style in Classical philosophers, Pindar’s approaches in his poetry, which he developed by means of “innate”, form a bridge between the aforementioned opposite poles. This “bridge” has an important role in the unique expression of the relationship between name, naming and truth in Pindar. The ways of nam[e](ing) in the indication of truth, which is investigated from the magic of name in Homer through Hesiod, where it becomes a convenient tool in the construction of kosmos, appears as the first phase of this course. In the second phase, the relation between name/naming and truth continues to develop in different directions ranging from genealogically based social conflicts to religious rituals, from class divergence brought upon by economic transformation to aristocratic satirical discourse, owing to the varied poetic utterance forms and occasions of lyric poetry. In Pindar’s “occasional” victory odes, the power of name/naming inherited from poetic tradition is effectively used for the victorious athlete’s “innate” side to carry on its essence. In Pindar, name/naming actually names the “innate”; therefore, the full exposure of the name means the exhibition of the “innate,” is the total exposure of the genealogical, social, economic, spiritual and corporal qualities of the individual that are acquired at birth. Name/naming is reinforced with re-naming which Pindar shapes with his poetic tekhnê. Consequently, the exposure “with righteousness” by means of re-naming of the name ergo the “innate” by the sophos-poet becomes the guarantee of the continuation of the essence in the realm of truth, not only for the victorious athlete but also the family, clan and city-state to which he belongs, even the Pan-Hellenic society as a whole.

No comments: